Dilipak, bugünkü köşe yazısında “erken seçim” gündemiyle ilgili olarak şunları yazdı:
Kasım ayı için 90 gün evvelce karar almaları gerek, geldik temmuza.. Ağustos seçim kararı almak gerek. Söyleyeyim: Mahalle karışacak.
Ani bir seçim, baskın seçim manasına gelir. Bugün için konjonktür müsaid değil. “Kaostan sistem çıkarmak” ya da kriz çıkarıp, karşı tarafı kendi çıkardığın krizde boğmak bazan aksine döner. Kündeye gelmek de var.
Kaldı ki bu hakikat bir siyaset biçimi değil. Halk bunu anladığında hesap sorar. Bu silah bugün geri teper. Bu tez gerçekleştiği andan itibaren toplumsal hafıza geriye yanlışsız sorgulama yapar.
Muhalefetin bir müddettir erken seçimi gündemine aldığını tabir eden Dilipak, şöyle devam etti:
Muhalefet bu mevzuyu esasen bir müddettir kendi ortalarında konuşuyordu. Güçleri yetse, onlar da bu emrivakiyi yapmak isterler. Siyaset, ahlak dışı bir “fırsatçılık”tır günümüzde. Cilalı adam devrinde reklamcılık, lobicilik, halkla bağlantılar, MediaCILIK da bu çeşit bir iş değil mi? Trollerle algı operasyonu yap(tir)anlar ne yapmaz, yaptırmaz ki!
CHP’li Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Cumhurbaşkanı 3. sefer aday olabilir lakin bu durum bir anayasal şartın siyaseten yerine getirilmesine bağlıdır. TBMM 360 vekilin oyu ile seçimlerin yenilenmesine, öne alınmasına karar verirse, o durumda cumhurbaşkanı üçüncü kere aday olabilir” diyor. Bu hususta Erdoğan’ın Bahçeli ile konuştuğu söyleniyor. Aslında Erdoğan isterse, Meclisi fesheder ve 90 gün içinde her vakit seçime gidilebilir. Natürel süreci daha yakından takip etmek gerek. Bu tartışma başladığına nazaran cin şişeden çıktı demektir. Erdoğan bir açıklama yaparak seçimlerin vaktinde yapılacağını söyledi. Görelim bakalım ne olacak.
Sanki birileri birileri AK Parti’yi mayınlı tarlaya çekmek ister üzere. Erdoğan da kendi adaylığını açıklarken, CHP’yi şimdiden adayını açıklamaya çağırarak, aslında o da kendi mayın tarlasına çekmek ister üzere. AK Parti’de karar veren tek kişi, lakin CHP cephesinde o denli değil. Bakın, tansiyonun kimseye yararı yok. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder. Öfkeyle kalkan ziyanla oturur. Tosya’ya pirince giderken meskendeki bulgurdan da olmak mümkün. Fitne ateşine odun atanlar, o ateşin kendilerini de yakabileceğini hesaba katsınlar. Kim hile ile bir kazanım elde etmişse, bu dünyada da ahirette de onun karşılığı azaptan diğer bir şey olmayacaktır.
‘Herkes gelecek günlerin geçen günleri aratmasından korkuyor’
Türkiye’nin 3 başka gündemi olduğunu tabir eden Akit müellifi, MHP’nin de erken seçimden yana olabileceğine işaret ederek şu tabirleri kullandı:
Üzgünüm lakin, halimiz malum. Bugün Türkiye’nin 3 başka gündemi var, halkın gündemi, siyasetin gündemi ve partilerin kendi iç ve ortakları ile gündemi. Ve olağan “halk can kaygısında siyasetçiler oy derdinde”. Bakalım seçmen bu defa kendine “koyun sürüsü” muamelesi yapan siyasetçilerin oyununu bozacak mı. Maskeli, makyajlı, cilalı adam bölümü, artırılmış sanal gerçek siyasetinin çarkına çomak sokacak mı?
Sanırım MHP de erken seçimden yana. Gelecek telaşı çok yüksek. Herkes gelecek günlerin geçen günleri aratmasından korkuyor. Beşerler, seçmen ya da adaylar olsun, bu seçime endişeleri umutlarından daha büyük bir biçimde girecekler. Bu da hayra alamet bir durum değil.
Benim kaygım yok. Hayır ya da şer, olacak olan her ne ise, o Allah’ın iradesi içindedir. Biz O’nun isteğine talip olalım. Ondan sonrası için tevekkül edelim. Bizim için hayır üzere gelen şeyde şer olabileceği üzere, şer üzere gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir.
Sonucu tayin edecek olan toplumun neye müstehak olduğu ile ilgilidir. Korkarım, pandemi sürecindeki “akıl tutulması” devam ederse, aklımız başımıza gelene kadar büyük ve ağır bir bedel ödemek zorunda kalabiliriz. Şu anda gidişat çok âlâ değil. Mevcut partilerin, büyük partilerin çok büyük bir kısmı yüzünü Batı’ya ve batıla dönmüş. Başka partilerin çok büyük bir kısmının da zati varlığı ile yokluğu ortasında bir fark yok. Birkaç partiyi de seçim sathı mailinde duruşları ve takımları ile göreceğiz. “Bağımsızlar hareketi” bir varlık gösterebilecek mi, onu da göreceğiz. Fakat görünen o ki, toplumun değerli bir kısmı, seçim için meydana çıkacak partiler ve adaylara soru sormak için alanda olacak. Siyasi partiler için şiddetli bir süreç olacak bu süreç.